14 Kasım 2008 Cuma

İkliminde Bu Sevdanın

İkliminde bu sevdanın
Çiçek çiçek açacaksın.
Kırılsa kolun kanadın
Hakka doğru koşacaksın!

Başak başak olgunlaşıp,
Tane tane yanacaksın.
Toprak toprak özümseyip
Umutlara doğacaksın.

Gel hasretle beklenen Ey ;
Zaman Seninle gülecek.
Nur akıtıp karanlığı,
Aydınlığa boğacaksın.

Muştusuyla Sevgilinin,
Filizlendir laleleri.
Ölümsüzlük bahçesinde,
Şehit şehit kokacaksın..

alıntı

http://www.umutfm.com/izle.php?id=3101

9 Kasım 2008 Pazar

Bileydim Layık Olmadığını

Sen birazı tereddüt
Birazı kan ve gurur
Acılarla beslenen
Bir zakkum çiçeğisin

Oysa hep ışıl ışıl
Hep rengarenk göründün bulutların ardında
AnlayamadımYeşil zehir dumanlı gözlerinde
Özlem sadece tufan
Her akşam kefen giydi yüreğim kollarında

Her gece bir giyotin
Rüyalarım hıçkırık,kabuslarım ölümdü
Ellerin beni yavaş yavaş bataklığına
Beni isyana gömdü
Şimdi kopardım urganlarını

Dostluğumda sensiz,düşmanlığımda
Irmak iki yüzlü akar mı sandın
Güneş karanlıktan korkar mı sandın
Git seninle gitsin pişmanlığımda

Bileydim layık olmadığını

Yürürmüydüm yollarında

Nurullah Genç

-A n s ı z ı n-

Seni kaybettiğim o günden beri
İçimi dağlıyor hasretin, sızın
Kah gönderiyorsun yalnızlığını
Kah karşıma çıkıyor ansızın

Herhangi bir gecede, dumanlı bir köşeden
Bazen ayın ondördü kadar şehla ve güzel
azen bir ejder gibi, bakışları bir kızın
Izdırab şarabıyla ruhumu sarhoş eden
Kil renkli gözlerini buluyorum ansızın

Herhangi bir zamanda muamma bir şarkının
Dalgın nağmelerinde duyuyorum seni
Ağlayan kirpikleri bazen kumral ve kısa
Uçurtmalar taşıyor göklere nefesini

Bazen karanlıkları örtecek kadar uzun
Alevli saçlarında dağılıyor gül ve gün
Kalbimden bir karanfil koparıyor sonsuzun
Savaşta yenik düşen gemiler kadar üzgün

Herhangi bir denizin efsunuyle yeniden
Her şey sanki yeniden başlayacak derinde
Sönerken mutluluğun nazenin kandilleri
Yaralı bir güvercin görürüm ellerinde
Hayalinde bulurum solgun karanfilleri

Nurullah Genç

19 Ekim 2008 Pazar

Giderim

İçimde bir acı fırtına kopar
Bulutlarda şimşek çakar giderim
Bitmeyen arzular yolumu kapar
Çılgın bir sel gibi yıkar giderim

Anlarım eşitten farkını farkın
Yıllar süren ömrü biter merakın
Keder uzak olur; mutluluk yakın
Yorgun kafesimden çıkar giderim

O an, zaman durur, mekan silinir
Sonsuzluğa doğru nefes alınır
Ruhum bir damla su, göğe salınır
Süzüle süzüle akar giderim

Çile denizinin görünür dibi
Alır beni yüreğimin sahibi
Geceyi süsleyen yıldızlar gibi
Ben de, bir meş'ale yakar giderim

Birgün utku için, hicran yerine
Dalmak için hülya bahçelerine
Dostların ıslanmış çehrelerine
Son defa, hasretle bakar giderim

Nurullah Genç

Hicran Rüzgarı

Hicrân rüzgârıyım, işkence seli
Kuşandım sevginin intizârını
Mecnun, yüreğine saldığım deli
Bitmeyen bir aşkın ihtirâsını

Hicrân rüzgârıyım; alevden tahtım
Benliğim hasretle büyüyen bebek
Kerem'i Aslı'nın 'âh'ına yaktım
Kanatlarım ateş saçan kelebek

Hicrân rüzgârıyım; ellerim kanlı
Yağmur oldum, şimşek gibi parladım
Ferhat, dağı yaran bir delikanlı
Emrah'ı Selvi'ye müptelâ kıldım

Nurullah Genç

6 Ekim 2008 Pazartesi

Hayat

Peki öyle olsun yüreğim aldırma
Yine yalnızlıklar düştü bahtımıza
Kırılma, alınma gülümse hayata
Her şeye inat, yaşamaya inat


Esen rüzgarın ensene bıraktığı bir damla yağmur
Görebilirsen hakikati işte hayat budur
İçinde kopan fırtınaları durdur
Göremezsen şayet kendi aleminde kudur.

29 Eylül 2008 Pazartesi

Koşun Çocuklar


Bugün bayram çocuklar
Ne demektir annesiz, babasız bayram
Çoğumuz belki hiç bilmeyiz…
Hiçbirimiz belki bayramın üç günü
Gözyaşlarımızla yıkamadık isli yüzlerimizi

Kendi derdimize düşmüşüz
Yüzümüzü çevirmişiz sizden
Bugün bayram çocuklar koşun
Yahudi işgalcisinin üzerine

Sapan taşlarıyla saldırmaya koşun…

Koşun Çocuklar koşun...


28 Eylül 2008 Pazar

Yalnızsın !

Bir akşam ışıkların dağlara güldüğünü
Bir akşam bulutların seyre döküldüğünü

Görürsün hasretiyle sabah ezgilerinin
Bir akşam gözlerin ufka dalar pek derin

Kuşlar öter, uçuşur yeşil dallara konar
Umutlar yaprak yaprak alevlenir de yanar

Son mutluluk sesleri dökülür dudaklardan
İnsanlar gölge gibi çekilir sokaklardan

Rüzgar okşamaktayken anne gibi tenini
Gecenin kolları sessizce yakalar seni

Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını
Anlarsın yalnızlığı ve yalnız kaldığını...

Nurullah Genç

11 Eylül 2008 Perşembe

Metin Yüksel'ce

Şehitler ölmez, ölmez, Şehitler ölmez, ölmez
Ölü demeyin aman, Ölü demeyin aman
Şehitler ölmez, ölmez
Ölü demeyin aman..

Bir kucak söz senin için, Bir kucak dua bana
Birkaç damla gözyaşı, Bir avuç mısra sana
Şehitler ölmez, ölmez, Şehitler ölmez, ölmez
Ölü demeyin aman..
Hasretlerde düzülmüş
Şehadetin Özlemi
Bekler yüreğim şimdi kahpe vuran bir mermi
Şehitler ölmez, ölmez ölü demeyin aman
Bir kucak söz senin için Bir kucak dua bana
Kirpiklerim ucundan süzülen bir tutam bakış
Birkaç damla gözyaşı

Kara gözü hürriyetlerde dökülmüş bir avuç mısra sana
Hasretlerde düzülmüş şehadetin özlemi
Kuşanmış şehadeti ardın sıra
Bekler yüreğim şimdi kör kurşuna doymayı
Kim bilir benide bulurmu şahadet
Bir şubat soğuğu
Bir namaz çıkışı bir cami avlusunda
Olur mu Metin Yüksel’ce bir şehadet beni de
Metin yüksel’ce bir cihad sırasında
Şehit kanına doysun istiyorum kaldırımlar
Bulvarlar soğuk betonlar
Mermiler yuva yapsın şehit yüreklerde
Ölü demeyin onlara sakın “Rab” katında diridirler oysa
İnsan için bir giz kanlarıyla yazdılar bak; ölmedik ölmeyeceğiz..

Bir Şey Söyle !

Bir şey söyle
Denizler tutuşturulduğunda
Dağlar yürütüldüğünde
Bir şey söyle
Yıldızlar semadan bir bir
Döküldüğünde üstümüze
Bir şey söyle

Ben seni unuturum
Söyle
Yer başka gök başka olduğunda
Sallanıp çalkalandığında uçsuz
Bucaksız sema
Hani biz Ateşin etrafını sarmış
Pervaneler gibi olduğumuzda
Bir şey söyle

Unuturum ben seni, söyle
Kalplerde gizlenenler ortaya döküldüğü zaman
Gök yarıldığı zaman
Ne oluyor bu yere dediği zaman insan
Ve kalakaldığında yüzkarası
Şiirlerim
Ve sensiz bir zaman
Ve ayaklarımızın altından toprak kayıp
Dümdüz eğildiği zaman
Bir şey söyle
Defterler açıldığında gökyüzü
Sıyrılıp alındığında
Cehennem tutuşturulduğunda

Cennet yaklaştırıldığında


İbrahim Sadri

6 Eylül 2008 Cumartesi

DÖNÜŞ..

Bunca yıldır bir hiçliğe
Gittim sana geliyorum
Yeter artık döne döne
Bittim sana geliyorum

Durdum ve düşündüm demin
Baktım bu yol daha emin
Ayrılmamaya bin yemin
Ettim sana geliyorum

Gözüm yaşlı gönlüm garip
Yalvarayım dedim varıp
Benliği benden çıkarıp
Attım sana geliyorum

Aşk tokmağı değdi örse
Durmam gayri dünya dursa
Dünden kalma neyim varsa
Sattım sana geliyorum

Bıraktım öfkeyi kini
Oldum bir rahmet ekini
Seni sevmenin zevkini
Tattım sana geliyorum

Abdürrahim Karakoç

22 Temmuz 2008 Salı

Bir Bakış

Başımda kasırga, gozlerimde nem,
Sanki, bir el onu silecek gibi...
Kendimi sorguya, ah cekebilsem!
Kader sanki bana gülecek gibi...

Uslansa yüreğim, özüne dönse,
Azgın fırtınalar, dinecek gibi...
Sinemde yaktığım o ateş sönse,
Hayatım düzene girecek gibi...

Hep uzaklardasın, paslandı bahtım.
Bir bakış, büyüyü bozacak gibi...
Yıllardır; umutsuz, mutsuz bedbahtım,
Pencereme, güneş doğacak gibi...

Ahmet Günbay Yıldız

Bulmuşum

Zehri ben kupadan kadehten degil,
Gözlerinden icip sarhoş olmustum,
Maziyi andıkca hürmetle eğil,
Ben kendimi o sevdada bulmuştum...

Bir çeliski gibi sanki anılar,
Sihirden ibaret tükenen yıllar,
Her kose basında bos hatıralar,
Ben yolumu şasırdıkca bulmusum...

Adressiz yollarda koşup yoruldum,
Pişmanlık hissinde tövbeyi buldum,
Kendime degisik bir dünya buldum,
Halsiz düştü, çırpınmakta can kuşum...

Hayat umutsuzluk gibi ufakta,
Sıcağı titrerken bildim soğukta,
Yokuşlar amansız bu yolculukta,
Yıllar yılı boş hayeller kurmuştum...


Ahmet Günbay Yıldız

6 Temmuz 2008 Pazar

Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?


Necip Fazıl Kısakürek

10 Haziran 2008 Salı


KAHROLSUN BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLARI

8 Haziran 2008 Pazar

Beyaz Güvercin - izle

5 Haziran 2008 Perşembe

Bırakın Kalsın

Çokta kederlenir, az da gülerim
Ustura ağzında düşüncelerim
Deliliktir belki...bırakın kalsın

Doğan her bebeğin hakkı var bende
Öğütülen benim her değirmende
Ne sonu, ne ilki...bırakın kalsın

Sevdam büyüdükçe dünyam dar olur
Zamandan çıktığım zamanlar olur
Ve öyle güzel ki...bırakın kalsın

Saatler ya geri, ya hep ileri
Kıran yok hileli terazileri
Umutlar ırakta...bırakın kalsın

Onbinlerle sohbet onbin nafile
Dönmüyor toprağa giren kafile
Öfkeler yürekte...bırakın kalsın

Ne yarım tam yarım, ne bütün tamam
Yolcular anlamaz, ben anlatamam
Tren son durakta...bırakın kalsın

Gelir beni yakar suya düşer kor
Düşünen baş çekmek, dert çekmekten zor
Kutsaldır bu yara...bırakın kalsın

Dursun, ayazına uyandığın kış
Dursun ki şevk ile sürsün bu yarış
Lüzum yok bahara...bırakın kalsın

Yıkılır, yırtılır her kalın perde
Hesaba çekilir dünya mahşerde
Yazın şu duvara...bırakın kalsın

Abdürrahim Karakoç

22 Mayıs 2008 Perşembe

Hüzün(1)

Yine hüzünlü gözlerim
Ağlayacak mıyım ne!
Gökyüzünü anımsatıyor halim
Bugün hava bulutlu
Yağmur boşalmak için uygun zaman peşinde
Ağlamak acep daha ne kadar zaman sonra?

Dağlarda derman olmaz sanki derdime
Nere gitsem nere saklansam?
Hüzünlü nağmeler bile uzaklaşır oldu benden
Sanki dünya benden ümidini kesti. !
Dostum nerdesin?
Biliyorum iş telaşesindesin..
Ya ben kime dökeyim içimi de rahatlayayım
Olmuyor… Ben en iyisi kendimden bile uzaklaşmalıyım.

Vakit öğle; alnımı koyup secdeye
Huzuru aramak yakışır bu divane gönle
Allah’ım yardım et bu biçareye…

fatih sultan

16 Mart 2008 Pazar

çocuğum
















acıyım ben

çiledir benim adım

yüreğim kıpır kıpırdır benim

çaresizliktir dünüm,bugünüm


tank sesleridir sabahları uykudan kaldıran

bir top mermisidir arkadaşlarımı alan

ufacık bedenlerine düşen,

annenin yumuşak elleri değildir..

bir soğuk mermidir göğsündeki ağırlık

...






15 Mart 2008 Cumartesi

Bir Düşünce Makalesi: 'Ömür Boyu Aşk'

-Nedendir ki üzerler çiftler birbirlerini! Ne güzel duygular ve ne büyük heyecanlar kol gezer beyinlerde halbuki; ilk bu işe başlandığında ve hatta öncesinde ve dahi evliliğin ilk günlerinde..peki ya sonra neler oluyor ki artık birliktelik zoraki bir beraberliğe dönüşüveriyor. Her iki tarafa da zindan oluyor mutluluktan ve şefkatten uzak bir yuva. Gözlerinin içine bakmaya bile çekiniyor artık karı ve koca. bir bakmışınız erkek kendi arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirir olmuş ve eve geç gelmeye başlamış.. evdeki bayansa artık komşularla yada kendi çevresi ile bir mutluluk arayışına girmiş. Ne olacak bu işin sonu..?? Ve dahi çocuklar… böyle bir ailede yetişen çocukların ruh ve düşünce yapılarını varın hesap edin artık. Çocuk artık mutluluğu ve huzur başka kaynaklarda aramaya başlamış ve çocuk aklı ile de kime güveneceğini hesap edememiş. Sonra bunu alın topluma yayın yayınki sonra seyredin toplumu… içiniz burkula, burkula… ‘Hayat bana hep zindan oldu’ diyenleri düşünün ve bir ah çekin derinden…
-Evdeki çift arasında çıkan huzursuzluk bir aileyi ve sonra bir toplumu ne hale getiriyor. Şunu hepimiz kabullenelim ki evlilik yeni bir hayatın başlangıcıdır ve nasıl başlarsan öylede gider. Artık sen, sen olmaktan ziyade senden öte biri olmak mecburiyetindesin. Kendi ufkunla değil iki tarafın ufkuyla bakacaksın artık dünyaya ve bu işe Allah’ın rızası ile besmele çektiğini de unutmadan… hata varsa eğer bunu yüzüne vurmak yerine muhatabının, ona yol göstererek hatasını ört bas etmeye çalışarak veya gerekirse görmezden gelerek. Evlilik hayatında katlanılan bazı sıkıntılara ne büyük vaad’lerde bulunmuş Yüceler Yücesi.
-Hoşgörü ve sevgiyi öldürmeyin asla evde. Sevginin bittiği yerde artık nefret ve yabancılık hissi uyanmaya başlar. Yapılacak bir şeyler ve alınacak önlemler var mutlaka. Her şeyden önce daha evliliğin ilk günlerinde her iki tarafta geçip tv karşısında vakit geçirmemeli. Sohbet etmeli ve dertleşmeli. Sıkıntılar varsa şayet çözüm üretilmeli. Yapılan muhabbet her iki tarafında birbirini iyice tanımalarına da büyük bir vesiledir. Sakın ola ki bir hatadan dolayı ve hele, hele sebepsiz yere hakaret etmeyin muhatabınıza, bu ömür boyu bir leke olarak onda kalacaktır ve unutması belki mümkün olmayacaktır. Ve sakın ola dertlerimizi annemizle babamızla çözme yolunu tercih etmeyelim, çünkü bu hayat kendi hayatınız onların değil.
-Tebessümü asla esirgemeyin asla… öyle evli çift biliyorum ki dışarıda herkese karşı güler yüzlü ama evin yolunu tuttuğu anda bir huzursuzluk ve sıkıntı basıyor ve evde de bu devam ediyor. Bir tebessümü bile esirgiyor evde karısına veya kocasına. Evde artık sevgi değil kurallar belirleyici oluveriyor. Hangimiz isteriz böyle bir hayatı? Her şey ilk günlerden başlıyor ve çorap söküğü gibi geliyor artık. O yüzden ömür boyu sürecek bir aşkın temelini sağlam atmak ve sevgiyi kural olarak oturtmak birinci vazifemiz olmalı. Mutlu bir yuvaya Allah ’ın bahşettiği lütufları asla unutmayalım inşaAllah. selametle....
fatih sultan

yaz beni güllere beni - izle

Dikkat Et !

Dikkat et her sözüne, sakın yalan olmasın;
Dikkat et her lokmana, sakın haram olmasın.
Cünkü yalan ile iman, bir arada durmaz,
Haram lokma yiyenin, duası kabul olmaz.

Dikkat et devlet malına sakın elin uzatma;
Çünkü onda milyonların; yetimin hakkı vardır.
Helalin az da olsa yetin, sakın ona haram katma;
Bil ki herkesin rızkı, Rabbin takdiri kadardır.

Sen rızkını değil de, zenginliği ararsın;
Haram, helal demeden, her kasaya dalarsın.
Sonra da şüphe eder, fetvasını sorarsın;
Mal devletin, ben devletin, bu da haram mı dersin.

Eşref-i mahlukatsın sen, şerefine dikkat et;
Yanlış bir iş yaparsan, şerefinden olursun.
Bu ünvan, Rabbin tarafından verildi sana;
Her işinde, bu ünvanı korumaya dikkat et.

Dikkat et, her vazife, sana bir emanettir
Onu hakkıyla yapmamak, emanete ihanettir.
Eğer tövbe edip de, hak yoluna dönmezse
Dünya ve ahireti, hüsrandan ibarettir.

Dikkat et kul hakkına, o hakkın affı yoktur;
Velev ki sahibinden helallık almadıkça.
Dikkat et komşu hakkına, onun vebali çoktur.
Vebalden kurtulamazsın, komşun razı olmadıkça.

Amir isen, emrindeki insanlara dikkat et;
Memur isen, görevini tam yapmaya dikkat et.
İşçi isen, çalıştığın saate dikkat et;
Esnaf isen, satışlarda dürüstlüğe dikkat et

Ey fani insanoğlu, bu sözlere dikkat et;
Ey fani insanoğlu, bu sözlere dikkat et;
Sözü benden de olsa, özü islamdandır.
Nefsini haklı görmek için, kendi kendini avutma;
Kim olursan ol musallaya geleceğin günü unutma.



Abdülbaki Kömür

Sen miydin Gelen… ?

Sen miydin gelen uzaklardan

Yoksa keder miydi kapımın önündeki

Yağmur yağıyor bak yine hırçın, hırçın

Gözlerimi ıslatan sen miydin yoksa yağmurlar mı?


Dile benden ne dilersen deseydi sihirli bir ayna

Senden başka ne dilerdim bu dünyada

Uyku tutmayan gecelerdeki duygularım

Karmakarışık oldu sensiz bak hayatım


Beyaz papatyaları gördüm kırlarda

Seni düşürdü yine ansızın aklıma

Serap mıydı gördüğüm yollarda

Yoksa sen miydin?


Biter geçer dediler inanamadım

Sarpa sardı hislerim ağladım

Sonbaharda düşen yapraklarla haykırdım

Dönersin diye pencerelerde kala kaldım

fatih sultan

12 Mart 2008 Çarşamba

Kardelen

Bekle! ah'ların ulaştı semaya,
Gözyaşarımızla sunduk halimizi Mevla'ya..
Seni anlamayan kalpsizler,
Bekle, diz çökecek ahrette yalvara yalvara...

Haya diye taşıdığın örtün,
Zalime kefen olacak bir gün.
Müslüman’ım diyen tavizkarlar,
anlayamayacaklar seni hiçbir gün..

Sen Allah'a adamışsın kendini,
Bak kardelenler daha mahzun şimdi..
Nasıl dayandı ağlamana bu yürekler?
Ezgiler seni söylüyor şimdi..


fatih sultan

Adil Avaz - Çoban Yıldızı